TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN KONUSU

 

Umudu daha geniş düşünmek

 

 

Umudu hep kendi açımızdan düşünüyoruz. En büyük umut O'nun bizimle ilgili umududur. O'nun bizimle ilgili umudu, biz görevimizi yerine getirdiğimizde bilinci yükselecek sayısız varlığın umudu ile bağlantılıdır. Biz zannediyoruz ki sadece evimizdeki çocuk bizim. Gerçekte bizden yardım ummaya hakkı olan sayısız çocuğumuz var. Bunlar insan veya çok başka varlıklar olabilir. Yaşamın sonunda o çocuklarımızın bir kısmını karşımızda görmek dahi bize büyük acı verecek. O çocukların bir kısmı ne demek? Şu anda fark edip de umursamadığımız, ama O'nun bu yaşamda yerine getirmemizi umut ettiği görevlerdir. Aslında O'nun bizden umudu, yarattıklarının bizden umudu ile eştir, aynı konudur. Hak olan o umutlar bize yüklenen borçlardır.

         Hani bir güzel öykü vardır. İsa Peygamber, tekrar dünyaya gelmiş ve Hıristiyanlara sitem etmiş: "Açtım bir tas çorba vermediniz, susuzdum bir bardak su vermediniz" demiş. Herkes itiraz etmiş, seni görmedik ki demişler. "Karşılaştığınız aç ve susuz insanlar bendim" diye karşılık vermiş. Şüphesiz peygamberler bizim düzen dediğimiz mekanizmanın görevlileridir ve Ruhsal Düzenler O'nun umutlarını bize ileten sistemlerdir.

O'nun ümidi bizim hızlanmamızdır. Çünkü bizim hızlanmamızı acı çekmekte olan pek çok insan ve varlık beklemektedir. O'nun emri ile O'nun umudu arasında, O'nun emri ve umuduyla uyanmak için bizi bekleyen varlıkların umudu arasında hiçbir fark yoktur. O varlıklar bizi bekliyor, o nedenle O' da bize emrediyor ve bekliyor. Madalyonun iki yüzü gibi tek bir eylem. O nedenle kalp kırmak çok büyük yanlışlık. Çünkü kalp kırmak aslında O'nun umuduna karşı yapılmış bir eylem oluyor.

Bekliyor çünkü umut ediyor, çünkü sevgiyle yarattı; sevgiyle donattı. Beklediği ve umut ettiği için bize yardım ediyor, bizi basamak basamak kendine çekiyor biz bir adım gelince o on adım geliyor, on nedenle de umut ediyor. O'nun bize verdiği bütün bilgiler; bizim yaratılışımızdaki amaç; bütün yardımlar; bütün güçler; bütün imkanlar O'nun umudu ve tüm varlıkların ihtiyacı ve umududur.

Biz takmışız kendi umutlarımıza! Biz yanlış umutlar içindeyiz, çünkü görevimiz için umut edilebilecek her şeye sahibiz. Kırılan umudumuz egomuzun umududur. Gönlün umutları için sonsuz karşılık üzerimize yağmaktadır. Ve o yağan karşılığı herkesten önce görmek bizim yaratılış programımız dolayısıyladır.

Diyelim ki bir çınar ağacının tohumundan çıkması gereken ilk iki küçük yaprak sizsiniz. Program öyle. Önce siz iki küçük yaprak olarak açacaksınız böylece program işlemeye başlayacak. Sizi kim bekliyor? Sayısız dal ve yaprak, kocaman bir gövde ve sayısız yeni tohum, koskoca bir orman. Siz o iki küçük yaprağınızı açmazsanız tohum çürüyüp gidecek! Sizi beklemekte olan, sizden umut eden tüm o yapraklar, dallar yeni tohumlar varlık haline dönüşemeyecekler.

         Kul hakkı kulda biriken borçtur denir. Kul hakkı o umuttan doğar. Kul hakkı ilk görmemiz gereken haktır. Gerçekte sayesinde var olduğumuz, var olmamız için sayısız hizmetini ve cevherini bize sunan Bütün'de ne varsa hepsinin umudu ve hakkı ve hepsine borcumuz söz konusudur.

O' bizden umut ederken bizim umutsuzluğumuz kimedir, neyedir? Bir düşünecek olursak o umutsuzluk varlığımızın inkârına kadar giden bir yok oluş sürecidir.  "Zaman borçlunun hapishanesidir. Özgürlük borçları ödeyerek kazanılır. Zamandan kaçmak mümkün değildir. Tekrar ve tekrar döneriz ta ki son kuruşu ödeyinceye kadar." (*) Biz "hapseden zaman"dan nefsimizin rüyalarına sığınarak kaçmaya çalışıyoruz. Nefsimizin rüyalarını gerçeğe tercih ediyoruz. Nefsimiz bizim uyuşturucumuz!

 

 (*) Odysseia Destanı

Verin bana yatıştırıcı gözlü Nepenthe?yi dünyadan gitmek için!

Uyumak, düşlemek ve bu yonca kokulu dünyada

Hapsedici Zaman?dan kayıp Ruh?umu özgürleştirmek için!

Heyhat, kurtulamazsın Zaman?dan böyle kaçarak.

Tekrar ve tekrar döneceksin ta ki son kuruşu ödeyene kadar.

Bilmez misin ki Zaman borçlunun hapishanesidir?

Sen kime borçlusun? Borçlanma Nepenthe!

-----------

(Nepenthe: Sıvısı uyuşturucu bir zehir olan etçil bitki)

 

Güney Haştemoğlu  4.5.2017  *ruhsalboyut.com*

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93423933 kişi ziyaret etti, Şu anda 209 kişi sitede.