TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU

 

İnancın sabır üzerindeki etkileri nelerdir?

 


Sabır, bize negatif görünen olaylar karşısında sevgiyle, teslimiyetle, üzerimize düşeni yapamaya devam ettiğimiz bilinçli ve eylemli bir bekleyiş halidir. Sabır bir irade meselesidir ve o irade gücünü O'nun Gerçeğine olan inançtan alır. Çaresizlikten boyun eğme, eylemsiz bir bekleyiş sabır değildir. Çaresizlikten boyun eğdiğimizde içimiz öfke, bıkkınlık, üzüntü gibi olumsuz duygularla dolar. Bu duygular bizi Yaratan'dan uzak düşürür.

İnancımızın ruhsal gerçeklerle uyum içinde olmasıyla sabır kendiliğinden gerçekleşir. Ruhsal gerçekleri hissetmek ve anlamak için ruhsal bilgileri güvenle ve teslimiyetle yaşamalıyız ki uyum ortaya çıksın. Buna yaşayan inanç diyoruz. Çocuklar annelerine, babalarına veya öğretmenlerine güvenirler, onlar tarafından sevilip kollandıklarına inançları tamdır. Bu nedenle zorlandıkları, tereddüt ettikleri olaylar karşısında güvendikleri, inandıkları büyüklerinin öğütlerini anlamamış olsalar bile tutarlar. Çocuğun "Babam böyle diyor" diyerek o söze uyması, babası ile kendisi arasındaki ilişkinin derinliği ve gücü konusunda ne kadar geniş bir anlam taşır. Çocuk babasının neden öyle yap dediğini tam anlamasa bile sevgiyle, teslimiyetle ve tabii ki sabırla yapar ve yaptıktan sonra da sonucu görerek, anlar.

Bu örnekten yola çıktığımızda, yetişkin kişiler olarak bizler için de durum aynıdır. Bizi yaratan, bizi seven ve kollayan Büyük Güce inandığımız zaman bize negatif görünen olaylar karşısında, konuyu anlamasak da sevgiyle, teslimiyetle, irade gücümüzle sabreder ve üzerimize düşeni bilgiye uygun olarak yaparız. Bu nitelikteki sabır eylemi bizim gerçeği anlamamızı sağlar. Aynı veya benzer konularda yeni negatif olaylarla karşılaştığımız zaman artık eylemli bekleyişimiz için sabra gerek yoktur. Çünkü biliyoruz.

Sabır, negatif görünen olayı veya olayın dayandığı bilgiyi anlamadığımız fakat Yaratan'a olan güven ve teslimiyetimizin kısaca inancımızın tam olduğu geçiş dönemine aittir. Şüphesiz bilemediğimiz, anlayamadığımız halde inancımızla sürdürdüğümüz durumlar daima olacaktır. Ne var ki o seviyede sabır bizim için konuşulan, düşünülen bir konu olmaktan çıkacaktır. Aynı şekilde o zaman iyilik, doğruluk, fedakârlık, affetmek, irade, teslimiyet gibi konulara da ilkokul dersleri gibi bakacağız. Çünkü bu kavramlar insan bilincinin özgür seçim dönemine aittir. Gerçek özgürlük doğru ve iyi olanı yapmaktır.  Beklenen yeniçağ özgür seçimin sona erdiği, herkesin sevgiyle uyumlandığı ve gerçekten özgür olduğu çağdır.     

Güney Haştemoğlu   10.2. 2015  *ruhsalboyut.com*




 

         Sabretmek bir olayın gerçekleşmesini beklemektir. Olumlu bir gelişmenin meydana gelmesini veya olumsuz bir gidişatin durmasını beklemektir. Amacımız insanın bilinçlenmesi olduğu için ve de bilinçlenme yavaş, adım adım olduğu için sabır her zaman ihtiyaç duyulan bir güç kaynağıdır. 

         Sabır vazgeçmemek, gayreti sürdürmektir. Bunun için güçlü olmak gerekir. Gayretler netice verdikçe insanın gücü artar. Etkisiz çabalar veya pasif bekleyişler ise gerileme ile birlikte gücü azaltır.

         İnanarak sabretmek, O'nun planının bir gün gerçekleşeceğinden emin olmaktır. Olayların O'nun kontrolunda olduğunu bilmek; evrensel yasaların kusursuz bir şekilde işlediğini ve böylece herşeyin doğruya çevrileceğini görmektir.

         Bilinmezlikler içinde, endişeyle izlemek yerine, gidişatı görerek ve sonunu bilerek hareket etmek arasında büyük bir fark vardır. İlki insanı tüketir, ikincisi gücüne güç katar.

Altan Gürol    12.2.2015   *ruhsalboyut.com*
<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93426595 kişi ziyaret etti, Şu anda 201 kişi sitede.