TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU

 

 

Vericilik nedir, vermek niçin bir esastır?

 

 

Vericilik dünya bilinci ile kavranılamaz, anlaşılamaz. Vericilik dünya bilincinin üzerindeki bilinç safhasının, davet edildiğimiz, bize elini uzatmış olan şuurun kavramıdır.

Dünya bilinci içinde hapsolmuş, zincirlenmiş kişiler olarak zihnimiz "vericiliğin ne demek olduğunu" anlayacak özgürlüğe sahip değil. Zincirlerin kopması, gerçek sevgi bilgilerinin günlük yaşamımızın her anında eylem olarak yer almasına bağlıdır. Bilgiler eyleme geçirildiğinde üst şuurun diğer bilgileriyle birleşerek eylem ve düşüncemiz güç ve yükseklik kazanır, sezgi artar gerçeğe açılınılır. Kısaca bize verilenleri birleştirince vericiliği anlar ve yaşarız.

"Sizi üşütmeyecek olan Gerçeğin Nurudur. Sizi öylesine dolayan ve yükselten O'nun bir verdiğidir ki, siz bunu fark ettiğinizde, sizden istenen her şeyi verebilmeye açık olacaksınız. Çünkü o zaman gerçeğin enerjisi yaşamınızı öyle değiştirmiştir ki, siz tercihte değil, olması gerekende bir anda bulunacaksınız." (www.ayseli.org Öğretilerden/13)

Vermek istemek yüce bir duygudur. Verme eylemi de yüce bir eylem olarak güzelliği korunduğu zaman O'nun Rızası'nı kazanır. Güzelliğin korunmasında karşılıksız olma, verdiğinin zaten kendisindeki bir emanetten ibaret olduğunu bilme, sadece görevini yaptığının bilincinde olma hali var; vermenin ancak sevgi ve saygı ile yapıldığında güzelliğini koruyacağının bilgisinde olma var.

Vermek esastır, çünkü vermek gerçekte daha yüksek olanı almak ve yükselmektir. Dolayısıyla verme olanağının elimizde olması büyük bir lütuftur ve anlaşılması, verme şuuruna varmamıza bağlıdır.  Ne verdiğimizin ve ne aldığımızın farkında olmamız gerekir. Bizim verdiğimizle, karşılığında bize verilen aynı şey değildir. Vermek büyümektir, dolayısıyla büyüyen varlığa bir öncekinin değerini bilemeyeceği daha önemli bir şey verilir.

 "Sevgi kendinde olanı sonuna kadar vermeyi kabul edebilmelidir". (www.ayseli.org Celselerden Parçalar X / 177). Bu bilgiyi dünya bilinci ile doğru biçimde karşılayamıyoruz. Öyle ise doğru karşılamak için bilincimizi yükseltelim. Çünkü bu bilgiyi kabul edecek kadar bilgi ile yüklenmiş durumdayız. O' bize bir yol verdi, yolda yürüyecek bilgi verdi, aynı yolun yolcusu dostlar verdi. Vermek bu yolda yürümenin, bu bilgiyi hale çevirmenin, yolun yolcusu dostları çoğaltmanın tek koşulu olduğu için vermek esastır.

Güney Haştemoğlu  13.10.2014   *ruhsalboyut.com*








Yaşamın gayesi gelişmek ise, vermek gelişme çabasının temelidir. Vericilik gelişime hizmet etmek için yaşamaktır. Tüm yaratılanların bütüne hizmet için kendilerine has işlevleri vardır. İnsan ise bilinçlendikçe bu hale gelir. Hizmet isteğimizin ardındaki güç varoluş sevgisidir.

 

           Manevi anlamdaki veriş, aldığını olduğunu gibi iletmek değildir. Bir şeyi verebilmek için onun sahibi olmak gerekir. Sahibi olduğumuz yegâne şey kendi yaratıcılığımızı katarak ürettiğimizdir.  Verebilmek için önce almak sonra üretmek gerekir. Buna göre vericilik kendimizden başlar. Kendimize gelişmek için zaman ve emek veririz ki, başkalarına da bunu yapabilelim.

 

Verme odaklı yaşandığında, almanın amacı vermektir. Vermek, almayı hakeden herkese eşit şans tanıyarak ve kendisi için hiçbir karşılık beklemeksizin vermektir.  Almadan vermek yalnız O'na mahsustur.  Alış ve veriş, hakediş esasına göre çalışır.

 

Alma odaklı yaşamak egosal bir yaşamdır. Verme odaklı olanlar çok alır, çok verirler. Almak, üretmek ve vermek sürekli bir akıştır. Evrensel yasa mükemmel bir şekilde işler: Verdiğimiz kadar alabilir, aldığımız kadar verebiliriz. Aldığımızdan kendimize saklayacağımız veya almadan kendimizden verebileceğimiz bir şey yoktur.

 

Altan Gürol   20.10.2014  *ruhsalboyut.com*

               

 

 

 

Dünya üzerinde süre giden kavgaların, savaşların en büyük nedeni sadece "almak"  üzerine kurulu toplumsal bilinç düzeyidir. Sevgiyi, güler yüzü, hoşgörüyü, anlayışı hep karşı taraftan almak isteriz. Hatta ilk tanıştığımız bir insan eğer hoşumuza gitmezse "elektrik alamadım" diye kestirip atarız. Oysa biz karşı tarafa olumlu bir elektrik verebiliyor muyuz diye hiç düşünmeyiz.

Sadece almak değil vermek üzerine yaşamlarımızı kurabilsek, belki de hayatımızda şikâyet ettiğimiz pek çok şeyi bertaraf etmiş olacağız.  Çünkü yaşam dediğimiz bildiğimiz ve bilmediğimiz düzenler silsilesi, vermek üzerine kuruludur. Bizler her an etrafımıza farkında olarak ya da olmayarak, vermekteyiz. Titreşimimiz (frekansımız) ne kadar yüksekse, etrafımızdakileri de o titreşimle bir şekilde etkiliyor ve kendi halimize dahil ediyoruz. Yani hayırda isek hayır veriyoruz, karşıtında isek karşıtını veriyoruz.  Bu yüzden insan kötü olana araç olmamak adına, kendini her zaman yüksek düşüncelere ve bulunuşlara açık tutmalıdır.

"Hayır gözlerinizde, hayır sözlerinizde, hayır ellerinizdedir. Bilir misiniz neden böyledir. Çünkü siz farkında olmasanız da onlarla dağıtırsınız hayrı ve onun karşısında olanı. Bilmeden bakmak, bilmeden söylemek, bilmeden vermek olmasın işiniz..." (www.ayseli.org 16 Ocak 2012)

Vericilik üzerine dünya bilinci ile düşündüğümüzde, aklımıza sahip olduğumuz para ya da diğer maddi varlıklardan vaz geçebilmek, verebilmek gibi düşünceler gelebilir. Oysa bu dünyada birbirimize verebileceğimiz en değerli şey hayırdır ve gerçeğin bilgisidir. Hepimizin içine o bir olan gerçeğin tohumu koyulmuştur. Sevgi, hayır o bir gerçeğin esaslarıdır. Kendimizde saklı olan o gerçek tohumuna ulaşabilmek ve onu koşulsuz tüm insanlığa yansıtabilmek görevimizdir. O tohum bizim O'ndan aldığımız ve birbirimize aktaracağımız kutsal bir emanettir.

Hayır'a sevgi olmadan ulaşamayacağımız bilgisi vardır. O zaman birbirimize önce sevgi vermemiz bizden istenmektedir. O'nun düzeni de bize sevgi vermek, birbirimiz üzerinden bizi severek sevgiyi çoğaltmak üzerine kuruludur. 

          "İşiniz almak, çoğaltmak ve vermektir yalnız?"

"Sevdiğiniz kadar vermeniz gereklidir, verdiğiniz kadar sevileceksiniz?"  (Beyti Dost Celseleri)

Şehnaz Çalışkan Demir  27.10.2014   *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93432676 kişi ziyaret etti, Şu anda 206 kişi sitede.