TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 28 Mart 2024 Perşembe

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 

"Ararken bulan değil,  bulmak için arayan olunuz"

ifadesi size ne düşündürüyor?

 

 

          Yaşam tesadüf değildir. Her birimiz kendimizi yeniden yaratmak, pozitif olarak değişim, dönüşüm ve gelişimi gerçekleştirmek için buradayız.

          Şu anki her birimizin konumu, kadim zamanlardan bu yana sayısız yaşamlar sürecinde edinmiş oluğumuz bilgi, bilinç ve farkındalıklarımızın bir neticesidir. Farklılaşmamız, her birimizin farklı eksik, noksan ve yetersizliklerinden kaynaklanmaktadır.

          Tekâmülde ne kadar geri kalırsak, eksik, noksan ve yetersizliklerimizi gidermekte şartların zorlaşması ile imkân bulamaz, zorlanır ve tükenebiliriz.

          Çevremizde her birimize göre, kabiliyetli, zeki ve becerikli olan, sıkıntısı olmayan insanların bizlere göre gayretlerini, arayışlarını ve mücadelelerini kabul etmemiz ve anlamamız gerekmektedir. Bu durum bizi kamçılamalı onlara göre daha çok eksiklerimizin olduğunu bilerek daha fazla gayret göstermemizi sağlamalıdır.

          Onun için hayatı, bilgi, bilinç ve farkındalığın olmadığı nedensiz sebepsiz ve amaçsız olarak sürdürmenin sonucu bir hayat sonunda eli boş kalmaktır. Ne olduğunu, ne olacağın ve ne olması gerektiğini bilemeyen insanın yaşamda karşılaşacağı, göreceği ve okuyacağı hiçbir ikaz, olay ve etki onu uyandıramayacak, bir bilgi kazandıramayacak ve bilincine bir şey katmayacaktır. Çünkü hazır değildir, hazırlanmamıştır ve karşılaştıkları hakkında zihni fikir olarak dahi bir birikimi yoktur.

           Hâlbuki hayatın hangi aşamasında olursa olsun, kendini bilmenin, ortamını anlamanın, farklılıkları ayırt etmenin önemi büyüktür. İnanç ve sabırla isyan etmeden, bozgunculuk ve kargaşa çıkartmadan bilgilenmek ve bilinçlenmek hayırlı bir süreçtir. Yeri ve zamanı gelince, tereddüt etmeden, anlayarak sahiplenerek tekâmülde yol almanın süreci hep böyle olmuştur. Aynı zamanda bilgilenmek, bilinçlenmek ve farkındalık yaratacak şuur aydınlığı yaratmak, ihtiyacımız olan veya aramakta olduğumuz her ne ise zaman kaybetmeden bulmamızı sağlar.

Orhan Yarat - 1.7.2013 *ruhsalboyut.com*






Tesadüfen bulan ne bulduğunu anlayamaz, değerini bilemez; bulduğunu bağlaması gereken yere bağlayamaz, bulduğunun arkasını getiremez. Bir çocuk çok değerli bir şey bulsa onunla sadece oynar, değeri olmayan bir şeyle değişir veya kaybeder.  Gerçeğin zaten apaçık ortada olduğu bilgisi vardır. Öyle ise sadece ne aradığını bilerek arayan gerçekten bulacaktır. Gerçeği aramakla merak etmek arasında fark vardır. Aramakta gönül ihtiyacı, merakta ego galiptir.

Aramak O'na yöneliştir. Kapıyı çalmaktır. Kapı meraklılara açılmaz. Arama çabasının içinde süreklilik, kararlılık, ciddiyet, irade, sebat, azim, göze alış, elindekinin sahteliğini fark etme vardır. Bu nedenle "Arama çabası adımdır, kazançtır ve istenen hayırdır" (ayseli.org/Öğretilerden 6) denilmiştir.

Genelde insanların Yarata'la ilişkileri anne/baba ve çocuk ilişkisidir. "Güzel Allah'ım beni seviyor, bak bana nasıl yardım ediyor veya tabii beni üzer misin bak Allah seni nasıl cezalandırdı, vs, vs". Bu çocuk bilinci farkındalık içinde olmadığı için herhangi bir şey aramaz ve bulsa da ne bulduğunu anlamaz. Aramak için O'nun Önü'ndeki yerimizin hissedilişi gerekir.

Bilgi ezbercileri de arayan olmazlar. Çünkü onlar part-time çalışan kişilerdir. Günün belli saatlerinde veya haftanın belli günlerinde bilgileri okur, ezberler, sonra günlük zihinlerine dönerler. Aramak bankamatikler gibi 7/24 dür. Gece uykusunda bile arar ve kâh rüyasında, kâh sabah uyandığı anda zihninde gerçeği buluverir.

Arayanlar, "Tamam buldum artık" demezler, bulduklarının içindeki yeni bulunacakları keşfederler.

Gerçeği bulmak için aramak O'nun Yolu'nda yolculuktur. Bulmak için arayanlar, Yol arkadaşlarından şikâyet etmez, onlara kızmaz, kızsa da küsmez, en kısa sürede bağışlar, kendi hatalarını görür ve Yol'u asla terk etmezler. Çünkü arayanlar kalplerinde sevgi olan insanlardır ve sevgi O'nun Yolu'nu açan hayatiyettir. Hayatiyet ise insanlığa hizmetle belli olur, ortaya çıkar. Neden demişler "Aynası iştir kişinin lâfa bakılmaz". Gerçeği bulmak için arayan kişi belli bir şuura ulaşmış uyanmış, canlanmış varlıktır. Ne mutlu ona!

Güney Haştemoğlu - 5.7.2013 *ruhsalboyut.com*






Bu cümlede "ararken bulmak" la kastedilen şey, ne aradığını bilmeden akıntıya kendini bırakmış bir şekildeyken bulunan şeydir. Bu arayışın altında somut bir düşünce, gideceği yöne dair bir fikir yoktur.  Bulmak için aramak ise sistemli bir süreçtir. Bir düşünceden ateşlenmiştir ve sonrasında ulaşılmak istenilen bilgiye giden en doğru ve kısa yollar takip edilecektir.

 Tesadüf sonucu ulaşılan bilgiler  kişinin üzerinde düşünerek, bir çalışma sürecinin sonunda ulaştığı bilgiler değildir. Ve bu yüzden şuur alanında o bilgi için hazır bir yer yoktur. Bulmak için düşünerek ve çalışarak bir emek sonucu bulunan bilgi ise, öncesinde şuurda kalacağı alanı kendisine hazırlamıştır.

 Bir değere ulaşmak için ne kadar emek verilirse, bulunduğu zaman kavrayışı ve faydası çok daha fazla olur. Emek verilen ve aranılan her bilgi yasa gereği ulaşıldığında, emeği veren kişide şuurca yer tutacaktır.

 Ruhsal yasalar gereği her bilgi kişiye tedricen verilir. Günümüzde egoların açlığı ruhsal çalışmalara da yansımış, büyük bilgilere ulaşmak derdinde olan kitleler ortaya çıkmıştır. Oysa yüksek kademeli bilgiler için yüksek bir şuur gerekli olduğu gözden kaçmaktadır. Bugün insanın ihtiyacı,  fantastik ve hiç bir değere hizmet etmeyen bilgiler değil, şuursal gelişimine yardımcı olacak bilgilerdir.

Şehnaz Çalışkan Demir - 9.7.2013
*ruhsalboyut.com*







Hedef yücelik tarafından bütün insanlığa gösterilmiştir insan kendini bilmek zorundadır. Bizler bilgiyi şuur enerjisine dönüştüren varlıklar olarak gerçek varlığımızla bütünlenmek durumundayız. "Ne aradığını bilmeyen ne bulduğunu anlayamaz'' sözü M.Ö. 500 lü yıllarda doğan Konfüçyus'ün bu soruya adeta cevabı niteliğindedir.

Bilginin yücelik tarafından 2500 yıl önce insanlığa nasıl ulaştırıldığının bir kanıtı olan bu söz, aynı zamanda bugün insanlığın geldiği noktayı özetlemektedir.

Bilgi bizlerde bir değişim ve dönüşüm oluşturmalıdır bizde yer tutmayan bilgi bizim değildir.

Ararken bulduğumuz bilginin bizde yer tutması da çok zordur. Çünkü bilgiyi bilgiyle birleştirmedikçe ve ona bir emek ve çaba harcamadıkça bilgi bizden uçup gidecektir.

Akademik bilgileri öğrenmek için bir konu üzerinde kapsamlı çalışmak bir sonuç çıkarmak için sistematik bir yol izlemek ve birleştirmeler yapmak gerekmektedir. Ruhsal bilgileri ve yasalarını anlamak ve hayata geçirmek uzun sistematik çalışmalar gerekmektedir. Ruhsal yaşama dair genel kanı, sanki bir mucize olacak ve her şey kendiliğinden aydınlanacak düşüncesi ruhsal yaşamın önündeki en büyük engellerdendir.

Hiç bir şeyin tesadüf olmadığını anlamak ve arayan olmak mecburiyetindeyiz. Aramak insandaki birçok enerji merkezlerinin senkronize çalışmasını ve gerçek ihtiyacımız olan bilgiyle akort olmamızı sağlayan bir güçtür.

Oğuz Demir - 9.7.2013 *ruhsalboyut.com*

 

 

 

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93414395 kişi ziyaret etti, Şu anda 221 kişi sitede.