TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU



 

              Tecrübeler insanın ruhsal gelişimini nasıl etkiler?





         
Tecrübelerin bizi geliştirmesi için onları iyi anlamamız ve neticeler çıkarmamız gerekir.  Biyolojik beden içinde dünyaya doğmamız, beden vasıtası ile tecrübeler yaparak ruhsal yönümüzü geliştirmek, daha iyi ve doğru bir insan haline gelmek, özümüzdeki Tanrısal değerleri yaşama geçirebilmek içindir. Böylece dünya bizlerin ve bizden sonra geleceklerin gelişimi için elverişli olacak daha özgür bir deneyim ortamı haline gelir.

         Dünyada olan her olay derece derece bizi ilgilendirir. İçinde daha aktif rol aldığımız bize yakın olan olaylar doğal olarak bizi daha fazla etkiler. Olaylar gelişim ihtiyaçlarımız yönünde şuurlu bir biçimde oluşurlar. Biz neye ihtiyacımız olduğunun tam olarak farkında olmasak da, şuur ve ruh bağlantılarımız yoluyla olayların tertiplenme sürecinde belirleyici oluruz. Başka bir deyişle olayları bizler davet ederiz. Bu bizi başımıza gelen veya karşımıza çıkan olaylar karşısında sorumlu kılar.

         Olaylar öğretici ve öğrenilenleri sınayıcıdırlar. Olaylara verdiğimiz tepkiler bizi bize gösterirler. Olayların kazandırdığı tecrübelerle yaşam bilgimiz artar, sebep netice bağlarını daha iyi görür, varoluş yasalarını tanırız. Teori olarak bildiklerimiz yaşam içinde sınanınca bilgimiz biraz daha pekişir. Zaman içinde yaşanacak yeni tecrübelerle bilgimiz daha doğru ve özümsenmiş hale gelir. Bu, bilginin eylem yoluyla akıldan gönüle inmesidir. Ruh, tecrübe, akıl zincirinin işleyişidir. 

Altan Gürol   17.7.2014  *ruhsalboyut.com*

 

 

İnsanın ruhu, insanın aklı,  insanın gönlü dediğimiz zaman Mutlak Olan'dan insana yansıyanları düşünmeliyiz. Mutlak Ruh'un ne tecrübeye ne de gelişmeye ihtiyacı vardır. O bizim bilemeyeceğimiz bir tamlık ve mükemmelliktir. Mutlak ruhun insana yansıyan tarafı ise insanın yetersizliği nedenile gelişmeye, yükselmeye muhtaçtır. Ve bugün insan dediğimiz varlıklar, ruhsal gelişimlerini beklenen sınırlara ulaştırdıkları zaman gerçekten insan olacaklar.

İnsan ruhu dünyada tecrübe için bulunuyor. Bu nedenle insan ruhu tecrübeyi bizzat yaratıyor. Tecrübe aklı yaratıyor. Çünkü akıl tecrübeden sonuçlar çıkarıyor, bağlantılar yapıyor, gerçeğin kendine yakın olan tarafını anlıyor ve ruh o anlamayla yükseliyor, gelişiyor ve daha başka daha üst tecrübelere girişiyor. Ruh ve akıl devamlı birbirlerini geliştiriyor ve yükseltiyor.

Ama kendimizde, çevremizde ve dünyada olup bitenlere bakıyoruz insanlığın ruhsal yanı hiç de gelişiyor gibi değil? Çünkü insanın yaşadığı tecrübelerin çoğu ruhsal değil, egosal tecrübeler. Ve insan aklı tecrübelerden doğru sonuçlar çıkaramıyor. Buna karşılık ruhsal konularla ilgilenen pek çok insan "ruh deneyim yapmak için dünyada, neyi ne kadar ve nasıl yaparsa deneyimdir" deyip sorumluluğu ruhun üzerine bırakıyor. Bu çok ciddi bir sorun.

Önce Mutlak Ruh ile insanın ruhu dediğimiz yansıma arasındaki farkı kabul etmeliyiz. Sonra insan ruhu yükselmek için veya insanda ışımak, gerçekleri aydınlatmak için neye ihtiyaç duyuyor ki o şeyin deneyimini yapıyor, bunu çözmeliyiz. Aklın ruhsal veya egosal deneyimlerden doğru sonuç çıkarması nasıl sağlanır, bunu öğrenmeliyiz.

İnsan ruhunun ihtiyacı gerçek sevgidir. Dünya dediğimiz madde ortamında sevgiyi deneyimlemek istiyor. Bunun için aklın yetebildiği doğruyu, iyiyi, hizmeti deneyimlemesi gerekiyor. Eğer ego aklı düşük enerji alanlarına, faydasız, boş, hayır dışı işlere kilitlememişse, ruhun deneyimlerinden akıl doğru sonuçlar çıkarıyor. İşte o zaman ruh yükseliyor. Daha iyinin, daha doğrunun bilgisi açılıyor ve akıl bunu kavrayabiliyor. Aklın deneyimden ders çıkarması daha üst gerçeği anlamaya hazır hale gelmesidir. Bu değişimdir, birlikte yükseliştir.

Ders çıkarılmamışsa aynı düzlemde tekrarlanan deneyimler ders çıkarılıncaya kadar devam ediyor. Aklın ders çıkarabilmesi gönül değerlerini kullanabilmesine bağlı. Aklın gerçeği anlamaya hazırlanması için yüksek düşüncelere ihtiyacı var. İnsan olarak aklı "ders çıkaran akıl" haline getirmenin koşullarını çok hafife alıyoruz. Gerçeğin bilgisi ile bu bilgiyi anlamak, öğrenmek, uygulamak için gereken zihinsel ortam şartlarına dair bilgi birbirini tamamlar. Biz "ders çıkaran, anlayan akıl" için gereken zihinsel ortam şartları bilgisini önemsemiyoruz, doğrudan gerçeğin bilgisine sıvanıyoruz.

Bir okul düşünün, öğrenciler tamamen rastgele zamanlarda okula gelsin, öğretmen anlatırken dinlemesin, kimi uyusun, kimi kavga etsin, kimi oynasın. Ev ödevleri yapılmasın. Zamanlarını boş ve hatta zararlı işlerle geçirsinler. Ama bu çocuklar çok akıllı olsunlar! Öğrenim mümkün müdür? Öğrenim için önce belli koşulların yerine getirilmesi gerekir. Gerçeğin bilgisini almak anlamak için de akıllı olmak, hatta çok zeki olmak yetmez. Zihin ortamımızın yüksek değerlerle disiplin altına alınmış, yükseltilmiş olması gerekir. Ancak o zaman gerçek anlaşılır, davranış gerçeğe tabi olur. Ruh yükselir.

Güney Haştemoğlu  14.7.2014  *ruhsalboyut.com*

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93421650 kişi ziyaret etti, Şu anda 197 kişi sitede.