TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon

HAFTANIN SORUSU

 

 

Yaşarken yeniden doğmak  nasıl olabilir?

 

 

Doğum yaşamdaki tüm canlılar için bir başlangıçtır. Özellikle insanoğlu, yeni doğduğunda ruhsal manada yıllar boyu sürecek bir saflık ve temizlikle doğar. Zihninde kötü olan hiçbir düşünce ve hiç bir yargı yoktur. Önünde yaşamı ile ilgili sayısız fırsat, seçenek ve olasılığa sahiptir.

         Yıllar geçtikçe her birimiz yavaş yavaş kirlenen zihinlere, kemikleşen yargılara sahip oluruz.  Çocukken sahip olduğumuz soru sorabilme yeteneğini yavaş yavaş kaybederiz. "İçimizdeki çocuğu öldürmek" denilen şey, çocuk saflığımızı ve masumiyetimizi öldürmektir aslında. Çocukken sahip olduğumuz heyecanı, öğrendiklerimizi uygulama şevkini, öğrenme isteğini kaybetmektir.

         Tüm bu saflığımızı kaybedip yetişkin bireyler olduğumuzda kurduğumuz yaşam, sayısız insanın yaşamının aynısıdır. Düşünmeyi ve öğrenmeyi büyük ölçüde bırakırız. Ait olduğumuz toplumun değer yargıları ne ise iyi/kötü sorgulamaz,  kabul eder ve uygularız. Yaşamsal ihtiyaçlarımızı giderir, ev araba, çocuk/torun sahibi olur, yaşlanır ve ölürüz.

Bu yaşamı reddetmek, kendi değer yargılarını öne çıkaran bir yaşamı tercih etmek, bireyin kendinde çok büyük bir fark yaratmasıdır.  Çocukluğumuzun en erken dönemlerini düşünelim. O zaman hiç birimiz yalan söylemeyi, birbirimizin arkasından iş çevirmeyi, israfı, gereksiz lüks tüketimi bilmiyorduk. Moda hiç birimiz için elzem değildi. Şimdi tekrar o sade yaşama dönebilmek,  yetişkin bir birey için cesaret ve irade isteyen bir harekettir, hatta bir devrimdir.  Çünkü özellikle büyük şehirlerde yaşayan modern insan sadelikten ve kendinden oldukça uzak yaşamaktadır. Kendini günden güne yavaş yavaş öldürmektedir.

         Yeniden doğmak tüm bu gidişatı değiştirebilmek için bir göze alıştır. Bilgiyi anlayışımız, kabulümüz ve eylem kararlılığımızdır. Yeniden doğmak bir anlık bir olay değildir, bir süreçtir.  Şuur boyutuna doğmamız, hem bu boyutta hem yüksek şuur boyutunda var olmamızdır. Elbette hepimizin ait olduğu bir şuur kademesi var. Ancak insandan beklenen şuur çok daha yüksek bir şuurdur.  Yaratıcı bizlerin kendi öz kimliğimizi bulup, onun gerektiği gibi yaşamamızı beklemektedir.   "Kaybettiğiniz zamanı ve yitirdiğiniz yolunuzu şimdi yeniden kazanmak için buradasınız." (O'ndan Gelenler 19/09/2009)

Zamanı ve ait olduğu yolu bulabilecekler yeniden doğacaklar olacaktır. Yeniden doğmak şuurda sıçramadır, zamanı yakalamak ve insani değerlere sahip olmaktır. İnsan yaradılışı itibari ile en yüksek değerlere sahip olabilme kapasitesine sahiptir. Bu yüksek değerleri kendinde var edebilmek, yükselmek, tanrısallaşmak demektir. Bu yaşamlar boyu sürecek bir yol olsa da insana buna sahip olma şansı tanınmıştır.

Şehnaz Çalışkan Demir  1.10
.2014  *ruhsalboyut.com*



 

Yaşarken yeniden doğmak için önce yaşarken ölmek gerekir. Bu, yıllardan beri gelişimimize hizmet etmiş ancak artık bizi engeller hale gelmiş bir değerler sistemini terk etmek, yeni ve daha üst bir değerler sistemine daha yüksek bir bilince, sevgi ve birlik realitesine doğmaktır. Fizik ölüm bize bu anlamda bir doğum sağlamaz.

Sevgi ve birlik realitesi süptil ortamdır. Bu realiteye doğmak daha yüksek, daha muktedir olan gerçek varlığımıza ait gücün fizik bedenimize hâkim olması, beden fonksiyonlarımızın bugünkü sınırlarının ortadan kalkması, bedenin olağanüstü yetiler, olağanüstü biyolojik özellikler kazanması demektir. Bu değişimi anlamalıyız. Değişim mevcudun üzerine inşa edilemez. Eskisi yıkılır, enkaz temizlenir ve eskiye hiç benzemeyen tamamen yeni ve yüksek yasalara tabi olan yeni inşa edilir. Düşünün ki daha yakın bir zaman önce telefonlarımız kablo bağlantısı ile çalışıyordu. Şimdi uydu bağlantısı üzerinden. İşte yeni bu demektir. Bugün için "kendim" dediğimiz, tüm değerlerimiz, bilgilerimiz, hükümlerimiz, isteklerimiz ve amaçlarımızla yapılanmış eski iç durumumuzu terk etmeden ışığın ve gücün ortamına doğamayız.

Bir taraftan gerçek bilginin, ışığın ve gücün içimizde olduğu söyleniyor, diğer yandan "kendimiz" dediğimiz iç âlemimizin terki isteniyor. Çünkü gerçeğin bilgisini, ışığını ve gücünü taşıyan "içimiz", maddi yapımızdan ve dünyamızdan süptile akışımız sonunda ulaşacağımız yerdir. Halen mevcut "içimiz"de ışık yoktur, yapılan onca meditasyon, ezberlenen onca büyük bilgiye rağmen ışığı bulamıyoruz. Zaman zaman içimizde küçük bir şimşek gibi çakan saniyelik ışıklar kısa süreli yükselişlerimizde "gerçek içimizin" bize gönderdiği sinyallerdir.

Tüm dinlerin ve ruhsal bilgilerin esası yüksek ahlaki değerlerin toplamı olan karşılıksız sevginin ve birliğin değişimdeki yerinin ve yeniden doğuşun anlatılmasıdır.

Güney Haştemoğlu   5.10.2014  *ruhsalboyut.com*

 

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93847673 kişi ziyaret etti, Şu anda 101 kişi sitede.