HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI






Azim nedir, azimli olmayı nasıl sağlarız?




Azimli olmak için başta inanmak sonra gayret, mücadele ve kararlılık gerektirir. Azimli olmak örnekler, kıyaslar ve teşviklerle bir olgu değildir. Her ne yapılıyor ve ne için eyleme geçiliyorsa, varlığın evrimsel ihtiyaçları ile örtüşmeli ve deneyimlemek için gerekli öneme haiz olmalıdır.

Dünyanın illüzyonik yaşam ortamlarındaki birçok etki ve tesirlerin cazibesi altında tutku ve istekleri barındıran işler ve amaçların peşinden gösterilen kararlılık ve azim hiçbir zaman uzun soluklu olamaz. Saman alevi gibi nasıl parladı ise öylece söner gider. Çoğu insanın bu yüzden istikrarlı bir şekilde azimli olamaması ne istediğini, neden istediğini ve ne için istediğini bilememesinin verdiği siliklik, isteksizlik ve bıkkınlıktan kaynaklanmaktadır.

Bundan dolayı her ne olursa olsun, genel kabul görmüş hedeflere, toplumsal etki ve tesirler ile yönelmek veya yöneltmek hayır adına olsa dahi kişinin evrim programlarının alt üst ettiği gibi büyük bir ilahi ve evrensel vebal ortaya çıkar. Toplumlardaki deforme ve dejeneratif oluşumların nedeni ve sebeplerinden bir kısmı dayatmalar, empozeler ve yönlendirmeler sonucunda oluşmuştur. Bu durum aynı zamanda ilahi ve evrensel bir yasa olan özgür iradeye karşı çıkmaktır.

İnsanda azim olması, sürekli aktif halde kalması için bilgi, bilinç ve farkındalık çok önemlidir. Mantığına uyan, bilgisinde olduğu ve başarabileceğini içselleştirdiği her şey için mücadele ve uğraşta azmeder. Çünkü insanların yaşamsal süreçleri ve deneyimlemek istedikleri sahalar ve işler farklı farklıdır. Bu yüzden çocuklarımız dâhil insanların eğilimlerine saygı duymak, cesaretlendirmek bilgi, bilinç ve farkındalığı arttıracağı gibi azim, şevk ve gayretlerini de arttıracaktır.

Orhan Yarat – 17.10.2012 *ruhsalboyut.com*






Azim insanın amacı için zorlukları göze alması demektir. Azim ve irade daima birliktedir. Azim ve irade isteğimizin gücüne bağlıdır. Ruhsal yolda isteklerimiz inancımız kadardır. İnancımız şuur seviyemizle orantılıdır. Şuurumuzun kaynağı ise gerçek düşüncemizdir. Bilginin düşünce ocağımızın odunları olduğu ifade edilmişti.  Düşünce ocağımızın yanması bilginin eyleme geçirilmesidir. Bilgi eyleme geçirilmemişse düşünce ocağı yanmaz. Düşünce ocağımızda odunları yakan çıralar olmalıdır. Çıralar önce yakılır, odunlar sonra yanmaya başlar. Düşünce ocağımızın çıraları nedir ki? Çıralar bizim önemsemediğimiz, eyleminde olmadığımız en küçük iyiler, en küçük doğrular, en küçük hizmetlerdir. O’nun bizden beklediği en küçük işlerdir. Ancak çocuktan beklenecek küçük işler! Annene babana saygılı ol, arkadaşlarınla güzel geçin, kötü söz söyleme, anlayışlı ol, yalan söyleme, hile yapma, açgözlü olma, kıskançlık yapma, dedikodu yapma, temiz ol, tertipli ol, yaptığın işi güzel yap, etrafına yardım et, teşekkür et, vs, vs!

Din kitaplarına bakıldığı zaman da aynı şeyi görürüz. Tevrat’ın 10 emri, Kur’an’da İsra Suresi yüzyıllardır insandan ahlakın alfabesini talep etmektedir.   Alfabeyi eyleme geçiren düşünce ocağını yakacak, büyük gerçeğin bilgilerini anlamaya başlayacaktır. Peygamberimizin de ifade ettiği gibi din önce güzel ahlaktır.

Öyleyse azimli olmak için önce çıraları yakacağız: en küçük iyilerin, en küçük doğruların kesintisiz eylemi- daha büyük doğruların, yani gerçek bilgilerinin anlaşılması ve kesintisiz eylemi- gerçek düşünce faaliyetinin ve eylemlerin sürmesi- şuurca yükseliş- inancın güçlenmesi- ruhsal yolda yürüme isteğimizin güçlenmesi- ve sonuçta azim ve irademizin güçlenmesi.

Düşünce ocağı önce güzel ahlakla yanacaktır. O ocak yanmıyorsa, bilgiler öylece istif edilmiş duruyorsa her şey boştur.

Güney Haştemoğlu – 17.10.2012 *ruhsalboyut.com*

 




         Azim, inanılan, bir amaç uğruna her şeyin göze alınarak sabrın gösterildiği oldurtma gücüdür. 

Neyin ne şekilde olmasını istiyorsak isteyelim, bilelim ki olmasını istediğimiz şey, yasası gereği bizim hayrımız doğrultusunda gerçekleşecektir. Yüce dostlarımızın da söylediği gibi bizler, bazen hayrımıza olmayacak şeyleri de ister ve üzerinde ısrar ederiz. İşte o zaman, o ısrar ettiğimiz gerçekleşir de sonuçlarına katlanmak zorunda kalırız. Kendi gerçekliğimiz için ne istediğimizi bilmemiz gerekir. Ruhsal yaşam bizlere, kendimizin gerçek ihtiyaçlarını belirlememizi, bu yönde bilinçlenerek nasıl doğru bir insan olarak davranmamız ve görmemiz gerektiğini açmaktadır. Göstermemiz gereken gerçek azim de doğru bir insan olmak yolundaki göze alışlarımızdadır.

Azim, neticesinin neler olabileceğinin düşünülmesi üzerine belirleyeceğimiz hedefe olan inançtaki iradi çabadadır. Ne olursa olsun doğruya öğrenerek, bilerek varacağızdır. Azim, öğrenmek adına her şeyi göze alarak yaşamaktır. Azimli olmak, inançlı olmak demektir. Her neye inanıyorsak inanalım, inancımız doğrultusunda göstereceğimiz her azim, yaşananlar üzerinden gerçek inancımızın nereye doğru olacağını belirler. Azimli olmayı, her yeni bilinç üzerinden yenilenen hedefin inancı kadar sağlarız.       

Tarık Öztürk – 21.10.2012 *ruhsalboyut.com*