HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI

 


 

Şans nedir, şanslı insanlar kimlerdir?


 

Dünya mantığına göre açıklayamadığımız, tesadüften ibaret gibi görünen olaylar eğer dünya çıkarlarımıza uygun düşmüşse şans, uygun düşmemişse şanssızlık diyoruz. Bu mantık izlenince evrenin varlığı da bir dizi şans, dünyadaki yaşam, insanın varlığı da bir dizi mucize eseri şansın sonucu olur. Şans bu derece hâkimse ne diye uğraşıp çabalıyoruz?

Genelde kendi yaşamımızdaki O’nun Lûtfu olan avantajlı durumları hak ettiğimiz şeyler olarak düşünürüz ve kıymetini hiç bilmeyiz ama başkalarının başarılarını havadan elde edilmiş şanslar gibi görürüz. Kendi başarısızlıklarımızı ise şansızlık olarak örtmeye çalışırız.

Ruhsal çalışma içinde olanların ilk öğrendiklerinden biri de yaşamımızda tesadüf dolayısıyla şans diye bir şeyin olmadığıdır. Her olay, her durum ilgili yasası karşısında bizim eylemimiz sonucu ortaya çıkmaktadır. Çok yüksek bir yerden kendini aşağıya atan insanın ölümünü hiç kimse tesadüf olarak değerlendirmez. Çünkü yerçekimi yasası ve kişinin ona karşı olan eylemi ortadadır. Aklımız, mantığımız bunun tesadüf olmadığını görüyor. Ancak dünyada fizik yasaların yanında ruhsal yasalar da hiç şaşmadan hüküm sürmektedir. Bir çocuk fizik yasaları çoğu kere acıyla yaşayarak nasıl öğreniyorsa, ruhsal yasalar da insan tarafından acı ve ıstırapla öyle öğreniliyor.

Dünya yaşamı bir “seçimler dizisi” dir. Ya egomuzun ya kalbimizin emrine uyarız. Kalbimizin emrine uyarsak ruhsal yasaları acı çekmeden öğreniriz. Veya egomuzu dinler, yanlış seçimlerimizin acılarını yaşarız. Acılar bize yasaları öğretebilmişse hayırdır. Veya egomuz bize şanssız olduğumuzu  söyler ve biz şansın arkasından koşarken daha büyük acılara hazırlanırız. Çünkü fizik yasalardan kaçamadığımız gibi ruhsal yasalardan da kaçamayız.

Egomuzu sevindiren her “şanslı” durumun bizim için büyük bir sınav olması da ayrı bir gerçektir. Kimi zaman piyango talihlilerinin yaşadıkları acılar kayıplar gazetelerde yer alır.

Şans diye düşündüğümüz bazı durumlar ise ruhsal yasası gereği bize tanınan yeni bir fırsattır. Deriz ki “yine şansını kullanamadı”, yani kişi fırsatları heba ediyor.

Her anımız fırsatlarla doludur. Çünkü her an bir seçim yapmakta, ya yasaya uymakta ya da karşı gelmekteyiz. Kader veya şans dediğimiz o her an yaptığımız seçimlerin toplamıdır. Her an bir şey ekmekteyiz. O ekimin hasadı kimi zaman çok çabuk alınır, kimi zaman uzun yıllar sonra alınır.

Yaşadığımız sürece her an gönlümüzün işaret ettiği bir fırsat vardır. Gerçek şansımız gönlümüzün her an o fırsatı işaret ediyor olmasıdır.

           Bir güzel Bayramı yaşadığımız şu günlerde bayramların insanlar için ne güzel ne hayırlı fırsatlar yarattığının farkında olmak için hepimize şans diliyorum.  

Güney Haştemoğlu – 21.8.2012 *ruhsalboyut.com*

 


 

Şansı, toplumun genel kabul görmüş değerlerine göre işlerin iyi gitmesi, olanak ve olasılıkların kolay gerçekleşmesi, isteklerin zorlanmadan elde edilmesi olarak da yorumlanabilir.

Sürekli şanslı insanların yanında, ara sıra şanslı insanlar olduğu gibi, çok seyrek şanslı olanlar dahi bulunmaktadır. Ancak içinde yaşadığımız zamanın sistem, nizam ve düzeninde şansın kapıyı çalma ihtimali her zaman vardır. Çünkü zamanımızda bir beden içinde yaşayan varlıkların evrim yolunda önlerini açabilme imkân ve olasılıkları kadim zamanlara göre çok daha yüksektir. Çünkü bilgi, bilinç ve farkındalığın oluşmasını sağlayacak olanak ve olasılıklar herkesin elleri altındadır.

Gerçekten şans, kadim zamanlardan bu yana birçok hayatlar boyunca ilahi ve evrensel yolda evrim ile kazanılmış ve yükselmeye neden olmuş değerlerin varlık tarafından kredi olarak kendisine yansımasıdır. Yaşam alanlarında olanak ve olasılıkların, imkân ve fırsatların bir diğerine göre farklı olarak algılanması ve abartılmasında yaşam bilgisindeki eksiklik ve noksanlıkların olmasının temel rolü bulunmaktadır.

Varlıkların evrim olarak farklılık göstermelerine rağmen bir arada karma olarak bütünlük halinde olmaları ilahi sistemin murat ettiği evrim programlarının gereğidir. Bu karma yaşam içindeki varlıkların evrimleri doğrultusunda bütünlenmeleriyle ortaya koydukları olasılık, imkân ve şartların meydana getirdiği farklılıklar şans olarak kabul edilmektedir.

Yaşam içinde hiçbir şey tesadüf değildir. Bütün olanak, olasılık ve gelişimler zamana tabii evrimsel gelişimlerin bir yansımasıdır. Ancak insanın kendisi ile bütünleşmesini bir yaşamda gerçekleşme imkânı yoktur. Bu durum kadim zamanlara kadar uzanan birçok hayatlar boyunca süregelen bir gelişimin ürünüdür. İnsan evrim yaptıkça olanak ve olasılıklarını, imkân ve şartlarını genişletir, çok daha geniş alanlara hükmeder ve yönetir. Bu durum evrende bulunan birçok ilahi kanun, enerji ve esasları evrim düzeyine göre kullanma liyakat ve kabiliyetine ulaşma demektir. Aynı zamanda insanın akıl, mantık, şuur ve ne yapma bilincine ulaşması anlamına gelir. Düşüncenin kontrolü, idaresi ve yönlendirilmesi, sabır ve irade böylesine bir gelişmenin tezahürleridir.      

Nitekim şans olarak algıladığımız, sonuç ve neticelerin daha önceden başlayan oluşumlarını gözlemleyebilen, fark eden, şuur ve bilincinde olan insanlar diğerlerine göre evrim olarak kendisi ile bütünlenmiş, birçok ruhsal yetenekleri kullanabilme liyakatinde olan daha eski ruhlardır.

Orhan Yarat – 22.8.2012 *ruhsalboyut.com*

 


 


         Her türlü oluşum O’nun tarafından yaratılıp düzenlenmiş, yasası üzerinden işlemededir.

Her canlının şansı, bu işleyiş içindeki görevi kadar mevcuttur diye düşünmekteyim. Şansa bizlerin Dünya anlayışı üzerinden bakıldığında, farklı beklentiler üzerinden oluştuğunu görür, birbirimizi şanslı ya da şanssız diyebileceğimiz nitelendirmeler üzerinden değerlendiririz. Oysa ki O’, şansı her birimize hayrımız kadar eşit dağıtandır. Bu hayrı yaşadığımız her şeyin içinde gören olmak, O’nu her daim anarak yanında hissedip, O’nda kalabilmekle mümkündür.

Şans, bir ekim ürünüdür. Ne ekersek onu biçeriz sözünün her anlamdaki meyvesidir. Ve ancak, O’nun hayrını görebildiğimiz oranda ne kadar şanslı olduğumuzu fark ederiz. “Kendinizi güçsüz hissettiğiniz zamanlar O’nun bilgisinden uzak kaldığınız zamanlardır.” Yüceliğin bu sözünü, şanssız olduğumuzu hissettiğimiz zamanlar O’ndan uzak kaldığımız zamanlardır şekliyle de uyarlayabiliriz. O’nun bizi sevdiğini, her şeyi hayrından verdiğini, O’nun her daim yanımızda olduğu bilincine erdiğimizde anlayabiliriz.

Şans, her durum karşısında O’nun bize hayrından verdiğindedir. Şanslı insanlar da bu durumu fark edenlerdir.

Tarık Öztürk – 26.8.2012 *ruhsalboyut.com*