HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI




 Gerçek düşünce ile sıradan zihin faaliyeti

arasında
ne fark vardır?

            


         Zihin, beynin yaşamsal faaliyetidir. Zihin çocukluktan başlayarak anlamaya, algılamaya ve öğrenmeye kodlanmıştır. Yaşam süreci içinde algılayıp hazmettiklerini harmanlayarak görüş, kavram ve anlayışını sürekli geliştirir. Günlük sıradan kabul edilen olayları algılarken, aynı zamanda liyakat ve tekâmül ile doğru orantılı olarak bir bilgi depolama işlevini de yürütür.

         Zihin yaşam sürecinde korunma, barınma ve beslenme faaliyetlerine ait bilgileri canlı tutarken, barındırdığı bilgilerin analizini yaparak, tekâmülü oranında bilgi, bilinç ve farkındalıkla evrensel düşüncenin kıyılarına ulaşmaya başlar.

         Zihin yaşamın sürekliliği ve günlük faaliyetler için devamlı aktiftir.  Faaliyetlerimizin sonucu depoladığımız bilgilerin yaşam sürekliliği içindeki analizi ile başlayan süreç öğrenme ve araştırma ile daha hızlanarak bizdeki düşüncenin açılımı için malzeme hazırlar. Zihin aynı zamanda yaşamın sürekliliği için çevre, ortam ve şartlarla uyumlu ve bağlantılı olmak zorundadır. 

         Düşünce ise kişiye göre tekâmül ile doğru orantılı olarak mevcut bilgilerin bir analizi, saptaması ve yorumlanmasıdır. Düşünce anti maddedir. İlahi ve evrensel bir hakikattir. Düşünce bütün oluşumların temeli ve aslıdır. Ancak tekâmülümüz oranında nasibimiz kadar olana sahip olur, bilgisine, bilincine ve farkındalığına ulaşabiliriz. Düşüncenin gücü, etkisi ve tesiri sanıldığından çok güçlüdür. Görebildiğimiz ve göremediğimiz her şey düşüncenin yansımasıdır. Düşünce yaratıcı enerjidir. Aynı zamanda iyisi ve kötüsü ile çevrenin yapısı, düzeni ve uyumu, toplumsal olarak düşüncenin gücünden hangi ölçüde ve ne kadar kullanabildiğimizin göstergesidir. Düşüncenin gücüne ve farkındalığına yükseldiğimiz oranda sahip olabiliriz. Tekâmül ettikçe aydınlanmamız oranında edinmiş olduğumuz bilgilerle düşüncenin derinliklerine inerek kendimizi, ortamımızı ve bütünlüğü anlarız.

Orhan Yarat – 25.9.2012 *ruhsalboyut.com*






Gerçek düşünce, ruhsal manada yenilenmek, olgunlaşmak, daha yeni ve doğru olana ulaşmak için göstereceğimiz çabada aktif olma halidir. Düşünmeyi aktif hale getirense, sıradanlıktan sıyrıldığımız eylem safhasıdır.

Sıradan zihin faaliyetlerimiz, yeni bir üretimin dışında kalan, günlük işlerimizin yapıldığı otomatikleşmiş hareketlerimizdir. Kişiliğimiz, karakterimiz diye adlandırdığımız yer, gelen etkilere otomatik olarak cevap verdiğimiz sıradan tarafımızdır. Gerçek düşünce, her hal içerisinde, ortam şartlarının işleyişinin analizi üzerinden üreteceğimiz yeni bir düşünceyle aktif bulunabilmeyi gerektirir. Çünkü her an değeri değişerek, yenilenerek daha yeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Değişimin bu kadar çabuk olacağı bir durumda, bizim eski öğrenilmiş cevaplarımız üzerinden neticeye ulaşmamız yere ve zamana uymayacağından geçersiz kalacaktır. Değerlendirme bu aktiflikle, bilinç hali üzerinden gerçekleşmelidir.

Her şey bilinerek, belli bir bilince ulaşılarak kavranabilir. Gerçek düşünce, bu anlamda ihtiyacımız olanın içerisindedir. Ruhsal çalışmalarımızın nedeni de Dünya yaşamımızdaki sıradan yaşantımızdan sıyrılarak, gerçek ihtiyacımız olan ruhsal yaşama yönelmemiz içindir. Ruhsal manada ulaşmamız gereken yer de o ihtiyacın belirlenmesinde yatmaktadır. Gerçek düşüncemiz, gerçek ihtiyacımız olan ruhsal olgunluk adına yoğrulacağımız yerdedir.    

Tarık Öztürk – 30.9.2012 *ruhsalboyut.com*