TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon



HAFTANIN SORUSU

 


Sorumluluk almanın insana kazandıracağı güçler nelerdir? 

 

 

         Hangi sorumluluktan ve hangi güçten söz ediyoruz?
 
         Aile, iş, arkadaşlık ve toplumla olan ilişkilerimizdeki zorunlu sorumluluğumuzu ve bu sorumluluğun gerekçelerini mantıklı düşündüğümüzde hepimiz kabul ederiz. Bu zorunlu sorumluluk gerçekte insan olma yolunda yükleneceğimiz gönüllü ve gönülce sorumluluğumuzun ön çalışması, ön kabulü gibidir. Her iki sorumlulukta da iki gerekçe vardır: Birincisi bu sorumluluğu doğuran bir borç altındayız, ikincisi bu sorumluluğu yerine getirecek donanımımız var.
 
         Hepimiz pekâlâ biliriz ki zorunlu sorumluluğu, karşılıksız gönülce olan, iyi, doğru ve sevgiyle yapılan hizmete çevirebildiğimizde işler çok kolaylaşır. Öyle ki hizmetin alanı genişler, kalitesi yükselir, hizmetten yararlanan kişi sayısı çoğalır, yardımcılar ortaya çıkar, olanaklar artar. Hizmeti gönülce yapan, o hizmete gönülce katılan herkes birlikte bir yükseliş yaşar. Ortada farklı bir gücün oluştuğunu herkes görür. Bu güç sırasında insanlığın hayrına toplumsal büyük değişimler sağlar, eskiyi yıkar, yeniyi getirir. Bu nasıl bir güçtür?
 
         Sözünü ettiğimiz güç, kalp gücüdür. Kalp gücü dünyada bulunuşumuzu hayır yönüne çeviren yegâne güçtür. İnsanın sahip olacağı diğer bütün güçler ondan doğar. Kalp gücü ile eyleme geçeriz, kalp gücü ile daha doğru, daha yüksek, daha hayırlı olanı fark eder ve güzeli, doğruyu, hakça olanı isteriz, bunun için çalışırız. Artık karşılık beklemeyiz, çünkü karşılığını yaratılırken zaten almıştık, borç o aldığımızdan doğmuştu; akıl, gönül, muhteşem bir fizik âlem, muhteşem bir fizik beden, bedenli veya bedensiz sayısız ruhsal öğretmen, ruhsal yardımcı, ruhsal kolaylaştırıcı ve Varlık Âlemi içinde insanı bekleyen mümtaz bir mevki.
 
         Kalp gücünü yaşadığımızda yalnızlık duygusu ortadan kalkar. Çünkü var olduğumuzdan itibaren bizimle birlikte olan, kalp gücümüzün gerçek kaynağı Yüce Sistemle olan beraberliğimizi, Sistemdeki yerimizi biraz anlarız ve biraz yaşarız. Tamamını anlamak ve yaşamak nasip olsun diyelim.
 
Güney Haştemoğlu   1.9.2014  *ruhsalboyut.com*

 

 


         Sorumluluklarımız şöyle bir düşündüğümüzde sayısızdır. Ancak unutmamalı ki sorumluluklarımızın bilincimiz kadar farkındayız. Küçük bir çocuğu düşünelim; ona bir sorumluluk vereceğimiz zaman fiziksel ve düşünsel olarak o sorumluluğu kaldırabilecek gelişime sahip olup olmadığını ölçü olarak alırız. Eğer onda yeterli farkındalık oluşmuş ise o sorumluluğu veririz. Bizler de tıpkı o küçük çocuk gibi farkındalığımız kadar sorumluluğu görüyor ve cesaret edebiliyorsak o sorumluluğu alabiliyoruz.

 

         Büyüyüp yetişkin bireyler olduğumuzda da, sahip olduğumuz sorumluluklar aslında yine gelişimimiz kadardır. Bir işe kabul edilirken, o işin gerektirdiği sorumlulukları kaldırıp kaldıramayacağımıza göre değerlendiriliriz. Erken kalkıp işimize vaktinde gitmemiz, yapmamız gereken işi bizden beklenen asgari düzeyde yapabilmemiz iş yerimize karşı sorumluluklarımızdır.

 

         Sosyal ilişkilerimizde de bilincimize bağlı olarak çevremizde uyandırdığımız intiba ile sorumluluk alabiliyoruz. Sorumluluk almak sadece istemekle olmaz; o sorumluluğa hazır bulunuşluğumuz var ise karşımızdaki bize bir sorumluluk verir. Örneğin; verilen bir sırrı saklamak sorumluluktur. Bu sorumluluğu taşıyabilen insanlara kişiler kendilerini rahatça açabilirler. Eğer sır saklayamayan bir kişi olsaydık çevremizde; "O'nun ağzında bakla ıslanmaz, sır tutamaz" izlenimi oluşacaktı. Yani bir sırra ortak olmanın sorumluluklarını yerine getiremiyor olacaktık.

 

         Sorumluluk konusu, çok geniş bir konudur. Hem kendimize hem çevremizdekilere, hem doğaya hem de hayvanlara sorumluluklarımız saymakla bitmez. Az önce bahsettiğimiz gibi bir sırrı saklamak sorumluluktur. Birbirimize saygı sınırlarını aşmadan davranmamız sorumluluktur. Sağlığımıza dikkat etmek, beslenmemize özen göstermek sorumluluktur. Elektriği ve suyu dikkatli kullanmak, atıklarımızı mümkün mertebe geri dönüşüme kazandırmaya çalışmak sorumluluktur. Bu ve bunun gibi sayısız noktaya dikkat ederek yaşamak, insanın kendi ile, sosyal çevresi ile ve doğa ile ilişkisinin bilinçli olmasını sağlar. Bilinç genişledikçe sorumluluklar daha doğru ve eksiksiz bir biçimde yerine getirilir.

 

         Ruhsal boyutta da tamamlanmayı bekleyen sayısız sorumluluğumuz vardır. Ancak ruh bedenin sorumluluklarını gerçekleştireceği yer dünyadır. Dünyayı terk ettiğimiz zaman burada yaşayamadığımız her ruhsal değer, ruh varlığımız için bir eksiklik olacaktır. Bizden en başta, sahip olduğumuz fizik bedenlerimizin bize yüklediği sorumluluk, ruhsal boyutta karşılık bekler. Ağzımız, dilimizle çevremize iyiliği konuşmak, kötüyü düzeltmeye uğraşmak sorumluluğumuzdur. Gözlerimizle birbirimize sevgi ile bakmak ve birbirimizi gördüğümüz yanlışlardan korumak, doğruluğun elçisi olmak sorumluluğumuzdur. Ellerimizle ulaşabildiğimiz her noktaya hizmet götürmek, kulaklarımız ve zihnimizle her zaman bilgiye açık olmak ruh bedenimizi yükseltmeye dair taşıdığımız sorumluluklardır. Sorumluluklarımızı ne kadar yerine getirebilirsek, ruhsal varlığımıza bildiğimiz ve bilmediğimiz o kadar değeri kazandıracak ve onun  realitesini yükselteceğiz.

Şehnaz Çalışkan Demir   5.9.2014   *ruhsalboyut.com*


 





Sorumluluk kavramı, vazife kavramına çok yakındır. Vazifeler sorumluluk duygusundan kaynaklanırlar. Sorumluluk duygusu, varoluşa duyulan sevgiden güç alır. İnsanın diğerkâmca gayreti ve çalışması, sevgisinden güç alan sorumluluk duygusu kadardır. İnsan taşıdığı sorumluluk kadar güçlüdür, o kadar gelişmiştir ve o kadar "var"dır. Varoluş, vericilik esası üzerine kurulmuştur. O'nun insandan beklediği sadece bilinçlenmesi ve bilinçlendirmesidir. Hayatının bir noktasında, "İnsanların gelişimi için çalışmalıyım" diyen kişi yetişkin olmaya, gerçekte varolmaya aday olur.

Sorumluluk tamamen diğerkâmca ele alınmalıdır. Diğerkâm olabilmek için insan önce kendine, sonra yakınlarına karşı sorumludur. Kendi sorumluluğunu almayan kişinin başkalarına verebileceği değerli bir şey yoktur. İnsanın kendi gelişimi için çalışma isteğinin temelinde, varoluşa olan sevgisini vericilikle yaşama geçirme isteği bulunmalıdır. "Başkaları için sorumluluk alayım ki ben gelişeyim" dersek gerçek anlamda diğerkâm olmayız. "Kendimi geliştireyim ki, başkalarına vereceğim şeyler olsun" dersek yasayı doğru tarafından, sevgi yönünden çalıştırmış oluruz. Ağaç meyveyi kendisi için yapmaz ama meyve verdikçe kendi amacına ulaşır. 

Sorumluluğumuzu yerine getirirken, başkalarının sınırına girmemek çok önemlidir. Sorumluluğu almak kadar, sahibine bırakmayı bilmek gerekir. Başkalarının gelişimine yardımcı olmak isterken engel olmak çok rastlanan bir durumdur. Gelişebilmek için herkes kendi ayakları üzerinde durabilmeli, kendi gücüyle yürüyebilmelidir. Amaç öncelikle kendi sorumluluğunu tamamen yüklenerek, kimseye dayanmadan varlığını sürdürmektir. Bu kolay varılacak bir güçlülük değildir. 

Altan Gürol   14.9.2014   *ruhsalboyut.com*

 

<< geri 
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93447829 kişi ziyaret etti, Şu anda 305 kişi sitede.