TENKİT KENDİNE, BİLGİ EHLİNE, SEVGİ SEVENEDİR...

SAYFA 1 SAYFA 2 SAYFA 3 * RUHSAL BİLGİ SİTESİ * DOĞRU YAŞAM BİLGİLERİ *                                 *ARAMADIĞIMIZ  HAZİNEYİ  BULAMAYIZ.* SAYFA 4 SAYFA 5 ARŞİV
  Bugün: 29 Mart 2024 Cuma

Bize Ulaşmak İçin
[email protected]
Yazdırılabilir Versiyon


HAFTANIN SORUSU
OKUYUCU YAZILARI




Gerçekten payımızı almak nedir, nasıl olur?

        

 

         Gerçekten hakkımız kadar payımızı alırız. Dünya yaşamımızda her "hak", o hak için tanınmış zaman içinde kazanılır.  Her hakkın zamanı aynı değildir. Yaşamda kazanılacak olan bir Büyük Gerçektir ve yaşam zamanı o Gerçeğin kazanılması hak edilmesi için verilmiştir.

         Her insan Gerçeği farklı yollardan bulur. Bu açıdan herkes eşit olanaklar içindedir. O'nun Adaleti bir anlamda da budur. Herkesin eşit olanaklar içinde olduğu gerçeğini anlamak zor gelebilir. Bizler, dünyada sahip olduğumuz koşullara nefsin talepleri, ihtirasları açısından baktığımız için O BÜYÜK ADALETİ göremiyoruz.

         Aslında Büyük Gerçeği kazanma yolunda koşullarımızın eşit olduğunu görebilseydik, bütün şikâyetlerimiz, üzüntülerimiz biterdi, hükümlerimizden vazgeçer, zamanı O'nun Rızasına uygun olarak doğruda ve iyide bilgiyle ve sevgiyle kullanırdık. Çünkü içinde bulunduğumuz koşulların değerini anlar her şey için şükrederdik.

         Ancak gerçek anlamda düşünemediğimiz için, nefsin telkinlerini düşünce zannettiğimiz için Gerçeğin Planındaki yerimizi yani payımızı alamıyoruz.

         İnsanın Gerçeğin Planı'ndaki yerini alabilmesi için dünya yaşamına özel bir kozmik öğreti programı var. Bu programın esası nefsini tanımak ve gerçekte sahip olduğu Öz'e doğru yolculuğuna başlamak olarak özetlenebilir.

         Bu uzun, ancak muhteşem yolculukta insan, her etapta Gerçekten biraz daha pay alarak esastaki yerine doğru gidecektir. Dünya yolculuğunda kazanılması gereken pay iyilik, doğruluk, hizmet, bilgi ve sevgi olarak ifadelendirdiğimiz ama aslında tek olan "hâl"e erişmekle elde edilecektir. Bu nefse karşı sürekli bir eylemdir. Ve eylem esasta insanın insana ve doğaya karşılıksız hizmetidir. İyilikle, doğrulukla, bilgiyle ve sevgiyle yapılan ve her gün bir öncekinden daha doğru ve iyi olan hizmet insanda O'nun beklediği Hâl'i yaratacaktır.

          "Hâl"e erişmek O'nun Önü'ndeki yerini ve görevini bilmektir. O'nun Önü'nde kul olmak doğruluğun iyiliğin, bilginin askerleri olmaktır. Doğru ve iyi olmayan hiçbir şeyden hiç kimse adına rızalı olmamak, doğru ve iyi olmayan her şeye karşı çıkabilme gücüdür.  "Hâl"e erişmek öyle bir şuur gücüdür ki o güçle Göklerin Melekûtu yeryüzüne iner, pek çok insan uyanma nasibine erer ve değişen zaman, yeniçağ insanlar için karmaşa ve ıstırap değil, mutluluk ve huzur getiren bir çağ olur.

Güney Haştemoğlu -26.2.2013 *ruhsalboyut.com*

 

 

         Gerçek payımızı almak hak ettiğimizi elde etmektir. Cehtimizle, özverimizle ve liyakatimizle kazanmak, sahip olmaktır. Hiçbir hamilin olmadığı, desteksiz, dayanaksız bizzat kendi öz gücümüzle elde etmektir.

         Dünyasal yaşam sürecini sürdürürken çoğu başarı ve kazançlarımızda bir destek, yardım ve kayırmaya mahzar oluruz. Çünkü üçüncü boyut dünya yaşamında nerede ise varlık bütünlüğünün tamamını meydana getiren çoğunluk, beşer yaşam şeklini sürdürmektedir. Beşer yaşamının gereği ise, duyumsal, duygusal, düşünsel ve sevksel olguların ortaya koyduğu bir yaşamdır. Onun için çoğumuzun dünyasal başarı ve yaratıları, hakiki insan profiline göre biraz defolu, noksan ve lekelidir. Ancak beşer kendi hâlihazır durumunu kaile almadan, hakiki insan gibi tavırlanarak ve şartlanarak kendine göre bir yaşam tarzı yaratmasına rağmen, yıkım ve şoklarda hakiki insan hal ve şartlarını taşıyormuş gibi alınganlık göstererek sarsılmaktadır. Nitekim perdenin yırtılması, maske, sır ve boyalarının akması sonucu isyanlar, sapmalar ve inkârlar ile gerçek hal ve şahsiyet çıksa da bu durum zaman kaybından başka bir şey değildir. Ve zamanda her varlık için sonsuz değildir.

         İlahi ve evrensel sistem nizam ve düzende asla dünyasal yaşam halleri geçerli değildir. Hiçbir varlık İlahi ve evrensel sistem, nizam ve düzene karşı, dünyada olduğu gibi alışkanlık hasıl ederek ne tavırlanabilir ne şartlanabilir nede rol yapabilir. Çoğunluğun bu durumda kendini bilmekten yoksun ve bilgisiz olmasının sonucu,  yukarı ile olan iletişimleri eksik, kopuk ve noksan sürmektedir. Bu sürecin devam etmesi halinde, dün olduğu gibi bugün ve yarında beşer zaman kaybına uğramaya devam edecektir. Hâlbuki yukarıya açılan gerçek eller, ilahi düzen tarafından hiçbir zaman geri çevrilmedi ve çevrilmeyeceği kutsal kitaplardan, tebliğlere kadar bütün öğretilerde anlatılmış ve anlatılmaktadır. 

         İlahi sistem nizam ve düzenden hakkımızı, hak ettiğimizi almak için, kendimizi bilmemiz önemlidir. Burada hakkımız olanı hak ederek almak için varız. Ancak hakkımız olanı almak için, kendi doğrularımıza değil, ilahi ve evrensel doğrulara karşı samimi, dürüst ve açık olmalıyız. Onun için ilahi ve evrensel boyutlarda hakkımızın meşrulaşması için bir beşer yaşamından sıyrılıp, hakiki insan yaşamını kaile alarak, önemseyerek ve sürdürerek başarabiliriz. Kendini formatlamak, yeniden tanzim etmek ve farklılaştırmak bu durumda atılacak ilk kutsal adımdır.

Orhan Yarat --26.2.2013 *ruhsalboyut.com*

 

 

<< geri
Ana Sayfa | Hakkımızda | Ziyaretçi Defteri Bugüne kadar sitemizi 93451609 kişi ziyaret etti, Şu anda 318 kişi sitede.