HAFTANIN KONUSU

 

 

Gücün kaynağı aşk,

aşkın kaynağı en küçük doğrudur

 

 

Güç doğru kullanıldıkça artan, yanlış kullanıldıkça azalan şuura has bir canlılıktır, kudrettir. İnsan genelde şuurunda azalan canlılığı değil onun bedenine yansıyan yönünü farkeder. Bunu yorgunluk, isteksizlik, zorluklarla başa çıkamama, hastalık, yaşlanma olarak yaşarız.

Bize bildiriliyor ve biz de kabul ediyoruz ki insan planlanan hayatının gereğini yerine getirmek, o büyük plandaki görevlerini işleyişe hazır hale getirmek zorundadır. Ancak başka geçicilikler peşinde olduğumuz için bunu anlamıyoruz. Anlamamak başlı başına bir güç kaybıdır.

Bugün yaşadığımız hayat bizim için öngörülmüş, planlanmış kaderimiz olan hayat değildir. İnsanı koruyan, yardım eden, gerçek insan olması için bekleyen sistemin gözüyle kendimize bakalım. Ne görürüz? Gücünü ve zamanını yok eden şeyler peşinde koşan, hiçbir zaman yetinmeyen, hep daha fazlasını isteyen ve doymayan varlıklar! Çünkü bizi neyin doyuracağını bilmiyoruz. Dünyaya hâkim olan sistemin bize dayattığı doyumlar peşindeyiz. Ne yazık ki bu yanlış doyumlar sadece toplumun dayattıklarıyla sınırlı değil. Ruhumuzun ihtiyacı olan doyumu dahi bilgi peşinde koşarak, mucizeler, kurgu bilim senaryolarına benzer hikayeler arayarak, ilk adımını bile atmadığımız bir büyük gerçekliği konuşup anlatarak sağlamaya çalışmak gücümüzü en çok kaybettiğimiz durumlardır. Yaşam için şu anda kendimiz ve sevdiklerimiz için neler istediğimize ve neleri kaybetmekten korktuğumuza bakarsak gerçek karşısındaki yerimizi görmüş oluruz. Yaptıklarımızla, konuştuklarımızla, peşinde koştuklarımızla zaman içinde kaybolmuş gibiyiz. Çok şey bildiğimizi zannediyoruz, her şeyi en kolayından elde etmeğe meraklıyız. Elimizdeki gerçeği, doğruyu değerlendirmeden hakkımız olmayan yerlere uzanıyoruz. Bildirilenlerin farkına varmadan bilinmeyenin sırları peşindeyiz. Gelişimimiz için gerekli olan bilgiyi öne almak değil, bize ilginç gelen her bilginin arkasından koşuyoruz.

Bize en çok güç kaybettiren sıkı sıkıya sarıldıklarımızdır. Vermeden, vazgeçmeden gerçeğin bize sunacaklarını alamayız, yolda yürüyemeyiz. Şunu unutmamak gerekir ki zaman doğru kullanmadığımız her olanağı zaten elimizden alıyor. Sağlık gibi, güzellik, gençlik gibi, mutluluk, dostluk gibi. Kaldı ki bir vakit hayır olan durumların yeni ve daha üst hayırlarla yer değiştirmesi gerekiyor. Üç tekerlekli küçük bir bisikletle işine giden bir yetişkin hiç gördünüz mü? Görmediniz çünkü onu hiçbir işe almazlar.

Değişmeyen esaslarla, zamana göre değişen durumları birbirinden ayıramamak güç düşüklüğü yaratır. Çünkü gücümüzü doğru olandan, hayır olandan, O'na olan yakınlığımızdan doğar. Sevgi bizim için en büyük güçtür ve sevgi anlaşılıp değerlendirilen zamandır.

İkilik, içi başka dışı başka olmak en büyün güç kaybıdır. Müslümanlıkta buna riya deniyor ve en büyük günah sayılıyor. En büyük günahtır, çünkü onu terk etmeden yola adım atamayız. Ve ikiliğin önüne geçmek için bildiğimiz ama önemsemediğimiz en küçük doğrudan başlamak zorundayız. Gücün kaynağı o en küçük doğrulardır.

Çok şükür ki yeni bir zaman ve şuur dönemine girilirken insanlığa hala yardım ediliyor. Anlayabilenler, değişebilenler için gücün kapıları hala açık.

          İnsan yaratılış olarak çok şeyi yapmaya muktedirdir. Yeter ki başarmayı istesin, azimle şevkle çalışsın, hemen yanı başında duran güç anında tüm varlığına dolacaktır. Çünkü bugüne kadar gerçeklik adına ne öğrendikse hepsi o muhteşem gücün ifadesidir. Biz lafı, konuşmayı bir türlü bitiremiyor, işe koyulamıyoruz da onun için güç nedir, nasıl güçlü olurum diye pasif düşünceler içinde kalıyoruz. Aktif düşüncelerde bu gibi sorular olmaz. Ferhat aşk için dağları delmiş! Bizim O'nunla aramıza giren dağ gibi yığılmış engellerimizi ancak sevginin aşkın gücü ile ortadan kaldırabiliriz. Aşk en küçük doğru ile başlar.

Güney Haştemoğlu 18.10.2016 
*ruhsalboyut.com*